‘’Bu vatanın her köşesi cennet, fakat memleketimin topraklarına ayrı hayranım… Günümüzde popüler kültür sayesinde öne çıkan besin öğeleri küçüklüğümüzde bizim çerezimizdi… Bu topraklarda toprağa dokunan eller oldukça, sırtımız yere gelmez! ’’

Ali Işık 1994 yılında Marmaris’e 65 km, Phoenix(Fineket) antik kentine 3 km uzaklıkta olan Taşlıca Köyün ’de dünyaya gelmiştir. Toprağının bereketiyle meşhur bu köyün yerlisi olmak çocuk yaşından itibaren kendisine çok fazla doğa deneyimi sunmuştur.

Babasının, yörenin en yaygın mesleklerinden olan aşçılığın yanı sıra ‘hammaddeye yerinde, taze ve daha az maliyetle ulaşmak’ düşüncesi ile başladığı balıkçılık aileye yeni bir yol daha açmıştır. Bu serüvenin ilk kahramanı Zeynel isimli tekne olmuştur. Zeynel, yarısı birikmiş parayla yarısı borç ile alınan bir balıkçı teknesidir ve denizden kazanılan parayla önce borçları kapatılmış sonra ise yerine Ali Işık’ın bugün bile gönül borcu olduğunu hissettiği yeni tekne gelmiştir: Işık.

‘’Ayağıma giydiğim çorabı bile bu tekneye borçluyum. Bizimkisi bir gönül borcu, belki bir ömür ödenmez…’’

Ali Işık, Işık teknesinde çocukluğunu geçirmiştir. Babasının, oğlunun tabiriyle ‘’acı acı çalışarak’’ tam 1 haftada borçlarını ödediği Işık teknesi, tüm aile için bir deniz kahramanıdır.

Balıkçılık hayatında teknenin en büyük yardımcılarından biri küçük yaşlarında olmasına rağmen Ali Işık’tır. Tüm eğitim hayatı boyunca okuldan geri kalan tüm zamanlarını teknede ailesiyle çalışarak geçirmiştir. Sırtı, ağ atma, paragat, uzatma yöntemleri gibi denize ve balığa dair bütün bilgi birikimini bu zamanlarında öğrenmiştir.

‘’Çok gezen mi çok okuyan mı sorusunun galibinin her zaman çok gezen olduğuna inandım. Her şeyi yerinde görmek, tatmak insana çok farklı ilhamlar kazandırıyor.’’

Farklı yerler gezmenin, farklı ülkelerde çalışmanın, farklı insanlar tanımanın öneminin bilincine erken yaşta varan Ali Işık eğitim hayatını turizm alanında Marmaris’te tamamladıktan sonra mesleğine yönelik Dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve mutfağında fark yaratmak için İtalya’ya gitmiştir. Bu süreçte bir yandan Taşlıca’dan Söğüt’e yerleşen aile, dedenin ‘ev yapılır’ hayaliyle aileye sunduğu araziyi restorana dönüştürmek için kolları sıvamış ve Manzara Söğüt 1999 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır.

‘’Aile ile çalışmanın zorluğu olduğu kadar, çok büyük avantajları da var…’’

İtalya’dan döndükten sonra amcasının turist yoğunluklu restoranında çalışarak yurtdışı deneyimlerini pekiştirmiştir. Tüm aile bireylerinin tek çatı altında toplandığı ve tam anlamıyla bir aile işletmesi olan Manzara Söğüt’te Ali Işık, abisi Naci Işık ile hem servise hem de mutfağa girerek tüm tecrübelerini ortaya koymuştur. Servis ekibi, hizmet standartları, stok/sipariş kontrol sistemleri iyice oturan restoranın, mutfak hakimiyetini ele alan Ali Işık, #sefimnediyosun hashtagiyle de paylaşılan Manzara Söğüt’ün bugün çıkan bir çok lezzetine imza atmıştır.

‘’Stok çalışmak kendi mesleğime ve mutfağıma ihanet etmek gibi geliyor. Doğa bana o gün ne uygun gördüyse ben ona minnettarım…’’

Mutfakta günlük çalışmanın önemini her fırsatta dile getiren Ali Işık, bu düşüncesinin doğaya saygısından, mesleğe olan tutkusundan ve ‘keyifli yemek yemek tabirine olan inancından olduğunu söylüyor…